Arya Nickli Üyeden Alıntı
Bu yazıyı 23 Ekim 2016'da blogumda kaleme almıştım. Sizin hikayeniz nedir? Benim hikayem aşağıda..
Bu virüsün nelere yol açtığını, dramatik bir biçimde ele almak istemesem de biraz o şekilde almak durumundayım. en azından kendi yaşadıklarımı ilk kez ayrıntılı olarak paylaşacağım, tüm duygularımı ve yaşadıklarımı. belki virüsü kapmış olan, kaptığını düşünen arkadaşlara yol göstermiş olurum. öncelikle 7 aydır uğraşıyorum ama gerçek bir uğraşma sayılmaz biraz hafife almışım, kanserin neredeyse eşiğine geldiğimi öğrenene dek…
siğille farkedenlerdenim. siğil yapan hpv tipinin %90’ının tip 6 ve tip 11 den oluştuğunu ve bu tiplerin kansere yol açmadığını biliyorsunuz. ben o %10 luk kesimdenim… hala düşündükçe bazı şeyleri kabullenemiyorum, nasıl lan diyorum ne demek kanserin eşiğine gelmek ne demek kızım! diyorum kendi kendime. aileme anlatamıyorum, korkuyorum, üzmek istemiyorum kimseyi, kızmasınlar istiyorum bana, olmasın bir şey istiyorum, anlatamıyorum boğazımda düğüm oluyor her şey. ağlayıp duruyorum, eskisi kadar sık olmasa da, her ağladığımdan sonra daha da güçleniyorum, kendimi ”hadi toparlan” diye zorluyorum.
doktor hpv olduğumu söylediğinde zaten biliyordum. kriyoterapi yapacağız dedi o zamanlar siğillerim biraz fazlaydı 15-20 tane kadar, bir daha hiç o kadar çıkmadılar. keşke sadece siğil çıksaymış diyorum. gel zaman git zaman, ben 1- 2 ayda bir kez kriyoterapi yaptırırken iç kısımda 3-4 tane siğil keşfettim. asıl yolculuğum bu şekilde başlıyor.
pap smear testini yine ilk basta korkumdan yaptırmamıştım, iştahsızlıktan geberirken, 48 kiloya düştüm, tek bir yumurtayı yutabilmek için neler sarfettiğimi bizim mutfaktaki masa bilir… oturdum ağladım. kolay değildi hiç, ama şu anki kadar zor da değildi. yılmadım, ne kadar güçlü bir insan olduğumu dostlarımın sürekli bana hatırlatmasıyla o an anladım. yılmadım gerçekten, hpv için bağışıklık güçlendirici birçok şeyi yapmaya çalıştım. yeşil çay, kefir, elimden geldiğince meyve, iyi ve sağlıklı beslenme. sporu biraz aksattım ama olsun, yine de o siğiller komple geçmediği gibi iç kısımda çıkması yıktı beni.
neyse pap smear yapıldı. enfeksiyon çıktı sadece. yani her kadında olabilen normal bir şey. pap smear sonucumu beklerken aradaki 1 haftada da içim içimi yedi, laboratuvarın önünde kağıdı açıp baktım class 2 yazıyordu. class 2’yi cin2 ile karıştırdım kalbim aniden küt küt attı, tamam dedim ya bittim artık. sonra salak mısın amk cin zaten tıbbi bir terim cin olsa cin yazardı dedim, sonuç olarak o gün başıma gelecek olanları bilmeden sıkıntısız olarak hatta doktoru bekleme sırasında mutluluktan gözlerim dolar şekilde bekledim. jinekolog dediğime bakmayın bence o doktor, bir jinekolog değildi hiçbir şeyin farkına varmadığı gibi rezil bir insan, farkındaydım ve doktor arayışındaydım. bu nedenle zaten geçen ay doktorumu değiştirdim. değiştirmemle beraber hayatımda harika bir şekilde karardı. çünkü doktorum mükemmel bir insan ve rahim ağzındaki hücre değişiminin ne denli ilerlediğini birlikte gördük. -bu arada istanbul avrupa yakasında olanlara kendi doktorumu önerebilirim işinde inanılmaz iyi bir adam-
evet, bu süreçte pap smear’dan sonra ben hpv tipleme testi yaptırdım. tip 6 ya da tip 11 çıkacağımı düşünüyordum ama içten içe de bir şeyleri hissediyordum işte. yengeç burcuyuz, 6.his kuvvetli. ha ben 6.hissime kalacaksam eğer, hissim bana yaşlanarak ölmeyeceğimi de söylüyor o ayrı…
tip 56 çıktı. düşük, orta ve yüksek derece kanser riski olan hpv grubu arasından ”yüksek derece kanser riski” olanı alıp pikachuya kavuşmuştum. hastalığımla ilgili tüm bilgilere sahip olmak bir yandan iyi bari bilinçliyim hissi yaratsa da öte yandan ”gittikçe sıçıyorsun” diyordum kendi kendime, sonunun bir şeye baglanacagı belliydi… buradan hpv olduğunu düşünen insanlara diyeceğim tek şey, bütün testleri hemen yaptırın. hpv tip testi, kadınsanız pap smear, gerekirse biyopsi vs.
devam ettikçe olay daha da dramatikleşecek, bekle.
neyse tabi doktorumu değiştirdim geçen ay dedim ya. doktor baktı, bu içeride rahim ağzında yara var, almamız lazım dedi. leep yapacağız dedi. neeee leep mi! dedim. sandım ki derinlemesine leep yapacak. hayır dedi korkma sadece yüzeyden alacağız. leep denilen işlemde rahim agzındaki hücre bozukluğu olduğu düşünülen dokuyu almaktır yakarak ya da kazıyarak, her ne sikimse.. bunun tek dezavantajı; ileride hamile kaldığında düşük yapma riskin artıyor, çünkü bebeğin tutunacağı duvarı aşındırmış oluyorsun. yani biraz sıkıntılı.
sonra dedi ki doktor, leep yapacagız ben oradan taze doku alıp patalojiye yollayacağım ve rahimdeki hücrenin ne durumda olduğunu görmüş olacağız. tamam dedim. leep’i oldum. bu süreçte ben tabi paraları bu hastalığa akıtıyorum. toplamda 3000 tl yatırmışımdır şu an. ulan 3000 tl ile prag viyana budapeşte turu yapıp üzerine 3-4 günlüğüne italya’ya geçerdim ben. hayalim dünyayı gezmek. gerçekleştiremeyeceğimi biliyorum ama, belki 10 tane ülke gezerim realist olalım.
leep’i olduk neyse. ha dur ya neden neyse diyoruz. hayatımda ilk defa genel anestezi oldum, narkozu yedim, ne ailem yanımda ne bir şey, arkadaşım var bir tek. burnuma mentollu bir koku geldi, gidiyorum galiba dedim, narkozu veren kız evet dedi, o zaman başarılar eheh dedim, sonrasında ”arya arya arya arya” diyen bir sesle uyandım. çoğu kişi narkozdan çıkınca saçmalarmış. ben ağlamaya başladım. işlemin bittiğine inanamadım, hastanede odamda beklerken ”ulan hastanede yatış için oda alacak insan mıydın ya” diye düşünürken o ara kahrolmuştum çünkü.
leep sonrasında kontrole gittim dün. yine dostlarımla birlikte ”ay hadi inşallah, güzel şeyler çıkacak” diye konuştuk. içimden de düşünüyorum ne zaman ay hadi inşallah desek durum daha da kötüye gidiyor diyorum. neyse ha bu süreçte ben sigarayı bıraktım. bırakmıştım. umut dolu daha saglıklı bir hayata adım atacaktım sonuçta, sigarayı bırakınca hpv’nin geçeceğine inanmış bünye..
pataloji raporu geldi. doktor zaten benim nasıl bir kezo ve zırlak bir kız olduğumu anladığı için şrraaank diye söylemedi. durumlar nasıl kötü mü dedim inanmayarak kötü olduğunu düşünmeden. doktor’un söze başlayacak o aralığı aradığı anı hiç unutamam, ve benim orada durumun ciddi olduğunu kavrayıp ” kötü mü?” dedim, gülümseme ile az sonra hemen ağlayacakmış bir halde. pek iyi değil ama tedavisi var dedi. dedim sıçtın, paran yok pulun yok… artık ananlara söylersin ben eski sevgilimle beraber olmuştum, nasıl oldu anlamadan hpv kapmışım diye. onlar da sana vay orospu derler filan hayatım gözümün önünden geçiyor. cin 3 dedi.
cin 3…
yanılmıyorsam internet araştırmalarıma göre kanserden hemen önceki evre, bir sonraki evre’de kanserdi..
cin 3
birkaç kere ezber yapmaya çalışan gerizekalı çocuk gibi cin 3 diye tekrarlarken, cin3 hakkında internette çok bilgi okumadığım, çünkü cin3’ün kansere yaklaşmış olduğunu düşündüğüm ve kendimi oraya zaten koymadığımı düşündüm…
cin 3 ha! biri bana şunu daha detaylı anlatsın.
otomatikman ağzımdan öldüm ya tamam bitti her şey cümlesi çıktı. doktorun asistanı da dert ortağım olmuş, kız da benle üzülüyor. muayane edelim hadi gel dedi doktor. ben üstümü çıkarırken bir yandan gözlerim dolu mızmızlanıyorum, asistan annene söyleyemez misin diyor, olmaz nasıl söylerim diyorum. doktor geldi ultrason’dan baktı, zaten stresten gebermiş vücudum hemen reaksiyon gösterdi, ağlamaya başladım, doktor sakin ol diyor, kanser mi yani dedikçe, kanser değilsin saçmalama diyor, tekrar sakin ol diyor. ulan yaşadığım şu deneyimleri hayatım boyunca unutmayacağım.. bu kadar ağır olmamalıydı. 23 yaşındayım ben.
neyse laboratuvardan işin ayrıntılarını öğrenmek istiyor doktor, sınırlarda var mı diye bir cümle söylüyor. tam olarak ne olduğunu anlamasam da sınırlarda devam etmesi demek, cin3 ün devam etmesi demek. yani yapılan leep işleminden biraz daha yapılması demek..
2 saat bekliyorum, dışarı çıkıyorum tabi, bizimkileri bir whatsapp grubuna topluyorum dostlarımı, baslıyorum anlatmaya. o sırada arkadaşımı bekliyorum o gelene kadar hastanede aglıyorum, bildiğin aglıyorum. hastanede bir sandalyeye oturup ağlayan pek insan görmedim, film ve diziler dışında. dizilerdeki o insanlardan biri oluşuma aq diyor ve beklemeye devam ediyorum.
kahve içmeye gidiyoruz, öleceğim nasılsa diyerek sigara içiyorum, dün 9 tane sigara içtim. bu arada bu anlattıklarım dün oluyor, ben niye 2 ay önceki olay gibi yazıyorum bilmiyorum. kahve içerken zırlama seanslarına devam tabi. arkadaşımın ”inanılmaz güçlüsün, virüsü ilk ögrendiğin andan beri yapman gereken her şeyi yapıyorsun, resmen savaşıyorsun, güçlü bir insan olmasan yarrağı yedin derdim” gibi sik sok tesellileriyle hayat buluyorum biraz. o sırada şeyi düşünüyorum. ben hep kanser olan insanların ilk defa kanser olduğu söylenince ne hissettiklerini düşünürdüm. resmen yaşamış kadar oldum. teşekkürler hayat.
2 saatten sonra tekrar hastaneye gidiyorum, sınırlarda devam edildiği söyleniyor. off diyorum en içlisinden. doktor leep yapacağız diyor. ama bu sefer geçen sefer karşı çıktığın diyor. leep işlemi yüzeysel yapıldıgında sorun yok ancak koni şeklinde çıkarıldığında dediğim gibi hamilelik durumlarını etkiliyor. koni di mi diyorum, evet diyor. peki ileride hamilelik durumu olursa bundan etkilenecek mi diyorum, çok değil ama biraz diyor, daha dikkat etmen gerekecek vs. tamam diyorum. e peki ne olacak diyorum? rahmin tertemiz olacak diyor. cin3 filan kalmayacak yani. her bokun en kötüsünü düşünmeye meraklı ben sevinemiyorum bile pek fazla, ”acaba tekrarlar mı?” bunu düşünüyorum…