Tam 10 ay önce negatif çıkmıştım. İnanılmaz kötü bir 1 bucuk yıl geçirmiştim. Ama hep inanmıştım. O zamanlarda yazdıgım yazıyı paylasmak ıstıyorum. Belki birilerine umut olur. Bu kadar güçlüğün üstesinden geldiysem siz de gelirsiniz. Şunu hiç unutmayın, başınıza çok zor bir şey gelmedikçe ne kadar güçlü biri olduğunuzu tahmin bile edemezsiniz. Siğiller ve hpv değil siz kazanacaksınız hayat tarzınızı degiştirin ve bunu severek yapın. Kendinizd 1 yıl verin. Hpvden sonra nurtopu gibi travmanızı silecek kadar hayatın değerini bileceksiniz.
İşte o yazı :
2017 yılı senin kadar kötü olmaz diye düşünüyorum.
hayatı boyunca yaşadığı en büyük hastalık alerji olan biri için, hastalık nedir öğrendim.
bir hastalıkla ya da bir virüsle mücadele nasıl edilir onu öğrendim.
anestezi nedir, nasıl alınır, anestezi sonrası ağlamama prensipleri geliştirdim.
anestezi esnasında burnuma gelen mentollü kokunun verdiği comfortably numb hissini öğrendim, doktorumun yüzüne bakarken.
operasyona girmeden önce basit de olsa ”ya uyanamazsam! ya ölüp kalırsam!” gibi salak hislerle baş etmeyi öğrendim.
ameliyathane’nin nasıl bir yer olduğunu gördüm, böyle kocaman ışıkları olan, kafanın altına yumoş bir şey koydukları.
cinsel yolla bulaşan bir hastalık ile enfekte olduğumu ”nasıl yani!?” diye kendine yediremeyen bünyeme, yedirmeyi öğrendim, kabullendim.
”anne ben cinsel yolla bulaşan bir hastalık kaptım” diyememeyi öğrendim. öğrendim çünkü onların kafasındaki ”kız çocuğu” imajını yıkamadım, yıkamadım bir türlü hep bu boktan süreci yalnız atlattım, tuvalette operasyon sonrası oluşan kanama sonucu kan kaybından ölüp gideceğimi düşündüğüm gece 11’de bile her boka ”anne” diyen ben, diyemedim..
kanser’in neredeyse kıyısında dolanırken, aslında her şeyden ne kadar habersiz olduğumu..
bunu öğrendiğimde ise ”kanser hastalarının ilk defa kanser olduklarını öğrendiği o anı” birebir yaşadığımı öğrendim, sigarayı bırakmıştım, 9 tane sigara içerken, ”ya bak cidden çok güçlüsün” diyen arkadaşımın sik sok tesellileriyle hayat bulmayı öğrendim.
çok ağladım, gözümde yaş kalmadı.
çok para harcadım, hayalim olan dünya turunu yapamayacağımı düşünerek, kimi zaman ulan bu parayla ne gezerdin ha! diyerek..
dünyanın en iyi doktoruna sahip olduğumu öğrendim.
moral nedir, motivasyon kimdir, nasıl yükseltilir, bağışıklık nasıl adam edilir, yola getirilir..
benimle aynı kaderi paylaşan, kıyımdan geçen insanları bir araya toplamayı, bunu bir görevmiş gibi benimsemeyi öğrendim, bir site açtım..
bencil olduğumu öğrendim çünkü bu hayatta, kendi kontrolünde olmayan şeylerle uğraşan o kadar çok insan varmış ki…
güleryüzümün ardındakileri belli etmediğim an, hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını öğrendim.
iyileşmek için yurtdışından ilaç getirtmenin sadece filmlerde ya da dizilerde yazılan bir senaryo dahilinde olmadığını, getirttiğimde öğrendim.
o zamanlar hoşlandığım adamın bir ”nasıl oldun? ne konuştun doktorla, bir şeye ihtiyacın var mı?” dememesinin ardındaki yalnızlığı, insanların ne kadar yapay merhametler geliştirdiğini öğrendim, dibindeki insana el uzatmaktan aciz kalplerin iyilik diye attığı naralarla.
ilişkilere olan inançsızlığımı, erkeklere olan düşmanlığımın sebebini anlamlandırdım..
evlenmeyi düşünmeyen ben, operasyonlar sonrasında ”acaba bir gün çocuk sahibi olabilecek miyim?” kaygısını öğrendim, şirketteki arap bir bebeğin o kocaman gözleriyle gözlerim, o minik elleriyle ellerim buluştuğunda…
takıntılı olduğumu,
aşırı kaygılı olduğumu kabullendim.
evet antidepresan diye bir gerçeği sorguladım, hayatıma girmeli mi? girmemeli mi? derken.. Almaya karar verdim.
23 yaşında büyümeyi öğrendim.
şimdi 2017’ye girmemize 4 gün var.
Belki 2017 haziran ayında negatif (umutla bakıyorum) olacağım günleri bekliyorum.